"Erkeklere oy verin", "Başörtü sorununu sokakta değil,
TBMM'de çözeceğiz", "30 milletvekili ile TBMM'ye girsek yeter.
Masaya nasıl yumruk vuracağımızı o zaman görürsünüz" diyerek
girdikleri seçimde, sırf bu vaadleri nedeni ile %18 oy alan
MHP'nin Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Hizbullah adı takılan
Hizbulkontra'nın sorgulama kasetlerini izleyince şöyle yorum
yapmış: "Kasetleri izleyen dinden çıkar. Kasetleri medyaya
vermeyelim. Yoksa halk ayaklanır."
Bülent Ecevit de, Bahçeli'nin teklifini kabul etmiş ve
kasetlerin medyaya verilmemesini emretmiş(!).
Öyle ya MHP, bugüne bugün iktidarın ikinci ortağı. Başörtü,
İHL, Kur'an kursu, kurban derisi gibi konulardaki seçmene
verdiği sözleri yerine getirmedi. Ama bakın; "işkence
kasetlerinin yayınlanmaması" için masaya bir yumruk vurdu.
Ecevit kabul etmek zorunda kaldı(!).
Herneyse; o kasetleri 3-5 ay içinde Uğur Dündar'ın
Arenası'nda, o günün konjonktürüne uygun şekilde montajlanmış
olarak izleyeceğimizden eminiz. Ama bugün; "koalisyonda
MHP'nin de bazı istedikleri oluyor" görüntüsü vermek için
böyle sudan işlerde, Bahçeli'nin dediklerinin dinlendiği
yazılıp-çiziliyor.
Peki; Bahçeli'nin "Seyredince insan dinden çıkar" dediği
görüntülerde ne var? Anlatıldığına göre duvarda Kelime-i
Tevhid tabelası asılı, yerde domuz bağı ile bağlanmış insanlar
işkence görüyorlar.
Tabii ki duvarda Kelime-i Tevhid olsa da olmasa da,
insanlık dışı muamelelerin hepsine karşıyız. İnsanların
öldürülmelerine, eziyet çekmelerine karşıyız.
Ama Sayın Bahçeli, bu görüntülerin izlenmesi halinde halkın
ayaklanacağını nerden çıkartıyor, onu kavramak zor.
Daha 8 ay önce seçim meydanlarında bangır bangır
"Geliyoruz. Başörtü sorununu çözmeye geliyoruz" diyen MHP;
bugün TBMM içtüzüğü değiştirilip başörtüsünün yasaklanması
için oy verebilirken, halk bunu sessiz sessiz seyrediyorsa, o
kasetleri izleyince niye ayaklansın ki? Halk güvenip oy
verdiği temsilcilerinin yaptıklarını gördüğü halde dinden
çıkmıyorsa, şimdi kim oldukları belli olmayan iki-üç kişinin
eylemi ile niye dinden çıksın ki?
Efendim İslam dini adına hareket ettiklerini söyleyip sonra
da insanları kaçırıp işkence yapıyorlarmış...
Peki siz 18 Nisan seçimlerinde halkın huzuruna "Apo
komünistinin kellesini Kızılay'da sallandıracağız" diyenler,
siz bugün Apo'nun idam cezasının infazını erteletmediniz mi?
Halen masalarınızın çekmecesinde sakladığınız seçmene
vaadlerinizin yeraldığı kitapçıkta "Başörtüye özgürlük"
isterken, şimdi başörtüsünün yasaklanması için siz nasıl oy
kullanıyorsanız, o kandırılmışlar da, kendilerine İslam adına
hareket ediyor görüntüsü vererek insanlık dışı muameleleri
yapabilirler.
Sayın Bahçeli; buna niye şaşıyorsunuz ki?
Bırakın milletvekillerinizin özel sohbetlerde
söyledikleriyle, TBMM'de kullandıkları oy arasındaki farklara
biz şaşalım...
|