Çankaya'nın gediklisi ülkemizin medar-ı iftiharı
Cumhurbaşkanımız Süleyman Demirel beni umutlandırdı.
Dün son olaylarla ilgili bir açıklama yaparak, "Devlet
cinayet işlemez ve işletmez" dedi.
Bir beş yılı daha garantileyen sayın Demirel, "Devlet
cinayet işlemez ve işletmez" dediğine göre, aksi mümkündür
diye düşünmek, aklımızdan hiç, ama hiç geçmedi, geçmez de.
Neden?
Çünkü biz biliriz ki, sayın Demirel konuştuğu zaman, ondan
sadır olan şu atasözleri aklımıza gelir:
"Dün dündür, bugün bugündür."
"Söyledimse ben söyledim."
"Verdimse ben verdim."
"Devletin ve milletin selameti bakımından o günkü ortam
böyle konuşmayı gerektiriyordu" gibi.
Susurluk nasıl çözüldüyse ve akça pakça vicdanımızdaki
yerini aldıysa, yıllardır bilinen bir örgütün işlediği vahşice
cinayetler, birkaç günde mantar gibi toplandıysa ve Türkiye
mezarlık haline getirildiyse ve bu işin içinde hiçbir hesap
kitap yoksa, elbette inanacağız ve güveneceğiz.
Allah encamımızı hayreylesin, ama vaziyetimiz bir hayli
bozuk, biz "rektefeden mektefeden" geçsek de adam olmayız.
Zıvanadan çıkmış durumdayız.
Siyaset yapması gerekenler menfaatleri peşinde koşup
siyaset yapmazlarken, daha doğrusu yapmaları engellenirken,
politikaya bulaşmaması ve tamamen dışında kalması gerekenler
polemiğe girerse, vatandaşın güveneceği bütün kurumlar kan
kaybetmişse, isterse gökyüzünden çil çil altınlar yağsın, bize
nasıl olsa karga boku düşer.
Ama şu haklarımızı asla elimizden alamazlar. Kanımızın son
damlasına kadar haklarımızı muhafaza ederiz.
a) Vergi vermek, b) Askere gitmek, c) Oy kullanmak. Bu
haklar da bize yetiyor zaten. Daha fazlasını isteyen vatan
hainidir ve mutlaka başı ezilmelidir.
|