Erzurumda
bir köyde 39 çoçuklu 4 eşli bir ağa dert yanıyor, fakiriz
diye yorum ise malum.
-Nerde devlet ? nerde millet?
(abi burada milletin olayi ne? yada devlet ne yapsin devlet mi 4
kadini al sey .. dedi??)
Haber :
Mahkumlar tünel
kazarak kaçar.
R .M. :
Mahkumlar
kaçmak için mi tünel kazdılar?
******************
Haber :
Bir okul müdürüu cinsel tacizle suçlanır.
R. M. : Sen benim sözümü bile kestiğine göre
kimbilir daha neler yapmışsındır.
******************
Haber :
Harika Avcı kürtaj
yaptırmıstır.
R.M. :
Peki, Bebek şimdi
nerede?
******************
Haber :
Alpaslan Türkeş'in
cenaze töreninin olduğu gün sevgili Reha Muhtar ShowHaber'de şöyle
konuşur:
R. M. :
Cenaze
toreninde sayıları onbinin üzerinde yedibin güvenlik görevlisi
vardı.
******************
Haber : Reha
Muhtar karısını boğarak öldüren adamı programına çıkarıyor.
Ilk sözü:
R. M. :
Efenim,
başınız sağolsun..
******************
Reha Muhtar, canlı yayında Şerafettin Bey'le konuşuyor.
- Sayin Şerafettin Bey kardesim, siz orada var mıydınız, yok
muydunuz, efenim?
- Yoktum.
- Yoktum diyorsunuz.
- Yoktum diyorum.
- Bak Serafettin sana bir daha soruyorum. Var mıydın, yok
muydun?
- Valla billa yoktum.
- Yemin etmenize gerek yok efendim, size inanıyoruz. Var mıydın,
yok muydun?
- Vardım efendim..
- Peki Şerafettin siz demin yoktum diyordun, simdi vardım
diyorsunuz. Bu nasıl iş kardeşim?
- Yoktum dedim inanmadınız, ne yapayım?
- Ne yapacağınızı ben bilemem efendim. Orasını sen düşün.
Var mıydın, yok muydunuz?
- Hatırlamıyorum.
- Hatırlayınız efendim. Bak bir filmimiz var sizinle ilgili.
Onu birlikte izleyelim, sonra sana soracağım.
Araya söz
konusu film giriyor. Bir muhabir kapıyı kırıp Şerafettin'in
evine giriyor ve kibarca, gizli kamera (!!) ile çekim yapmak için
izin istiyor.
Şerafettin Bey izin vermiyor tabii. Bunun üzerine kameraman
dinlemiyor, çekimlerini yapıp gidiyor.
Yine Reha Muhtar geliyor görüntüye:
-
Filmimizi izlediniz, Şerafettin Bey. Şimdi ne diyorsunuz?
- Galiba varmışım.
- Galiba ile olmaz efendim, emin misiniz?
- Eminim.
- Öyleyse eminsiniz yani.
- Evet efendim, eminim.
- Şerafettin Bey eminim diyorsunuz ama pek emin görünmüyorsunuz..
******************
- Sayın Hamdi Bey iyi akşamlar efendim. Sizin adınız Hamdi
midir, efendim?
- Evet Hamdi'dir, Reha Bey..
- Hamdi diyorsun.
- Hamdi diyorum çünkü nüfüs kağıdımda öyle yazıyor.
- Ben nüfüs kağıdınızı sormuyorum efendim. Sana soruyorum:
Sizin sahte olmayan isminiz nedir?
- Hamdi.
- Nasıl yazılıyor?
- He, a, me, de, i şeklinde..
- Yani sahte olmayan isminiz Hamdi diyorsunuz. Peki sahte olan
isminiz hangisi?
- Benim sahte olan bir ismim yok!
- Ama demin sahte olmayan ismim Hamdi dediniz. Demek ki bir de
sahte isminiz var. Size Yeşil diyorlar efendim. Siz Yeşil
misiniz?
- Hayır Yeşil değilim.
- Öyleyse size niye Yeşil diyorlar?
- Bana Yeşil demiyorlar. Hamdi diyorlar.
- Yani inkar ediyorsunuz. Sükut ikrardan gelir Hamdi.
- Ben sükut etmiyorum, konusuyorum ve Yeşil degilim diyorum.
- Yesil degilim dediniz ama mosmor oldunuz. Bak şimdi de kızarıyorsun.
Niye sarardın Hamdi?
- Sarardım çünkü ben Tanrı'nın oğluyum. Her renge girerim.
- Ne oldu Hamdi Bey? Bir tuhaf konuşuyorsunuz.
- Galiba delirdim. Bana bir doktor lütfen!
- Geçmiş olsun, Hamdi Bey. Size acil şifalar diliyorum. iyi
aksamlar efendim.
******************
-Efenim, bir gün daha böyle geçti, efenim.
-Iyi akşamlar Turkiye!
-Her nerede yaşıyor ve yaşatılıyorsan...