oğuz tansel
(1915 - 1994)
DÜĞÜM
Söylediğin türkü korkuturdu beni
Yüreğimde kaygıların zehri
Ayrılık çaldı kapımı
Ürperirim yolculuktan
Çözülüverir düğümler
Kavuşan ellerde ışık
Ölür geride kalan
İç çeker göğüsler deniz gibi
İnanmak istenmez acı gerçeğe
Yolcu gider yıkılır dünya
Tren raylar üstünde kayar
Toprak ayaklar altında
Gümüş kanatlı bulutların rüzgârına
El verip düşmeliyim yollara
Şehir suyu çekilmiş değirmen
Başlar anılar dünyası
İĞDE AĞACI
Her sabah yürekten selâmladığım,
Baharda süslü, kışın çırçıplak,
Ana, kardeş gibi düşünürüm, sevgili
Bir halin var pek dokunur içime;
Ne kaygısız deyip imreniyorum sana,
Yerini beğenmiyorum bizim bahçede;
İçimde sanki beraber yaşıyoruz.
Sarı çiçeklerin erken tomurur;
Her halde hapislerle komşusun;
Yapraklarına özlem türküleri dokunmuş;
Dalların yıldızlarla konuşur;
Köklerin bilinmez düşlerde.
Neden bizimle konuşmuyorsun?
O canlı, dipdiri duruşunla,
Hep onu düşündürüyorsun,
Görmüşlüğün var mı iğde ağacı?
Özgür yaşamayı biliyor musun?
MASAL DÜNYASI
O masaldaki güvercinler mi
Böyle hür dolaşan bu göklerde,
Yıkanırlar maviliklerde;
Bir kıral kızı kimi,
Kimi şehzade sevgilisi,
Hatıralar gibi uçtular kanat, kanat…
Bir halk türküsünde kaybederim kendimi
Bir masal dünyasında yaşar,
Bir halk türküsünde bulurum seni.
SAVAŞA HAYIR
Halk, dört duvar cenderede,
Düşünür mü özgürlüğü, karın zil
Gözlerinde güvercin kanadı,
Uzatır düşsü duyargalarını;
Kendi kendilerini görürler.
Işıklanıverir yollar bir gün:
Birden yıkılır kara duvarlar.
Her varlık yerini alır,
Çalışan bilekler isteyince:
Hele de sevi dolu yürekler,
Barış yazılır gökyüzüne;
Barış içinde olmalı evren.
Doğmak da, ölmek de, dostlukla.
Var olmanın soylu yasası:
Barış, Sevi. Barış, Sevi. Barış...
TUTSAĞIN TÜRKÜSÜ
Ne korkunçtur hatırlamak uçuşunu,
Gönlünce uçan bir kuşun.
Anlamı bu mu insan oluşun?
Ayak izi, dil yankısı kirletmemiş bir dağ başına,
Bir tanrı gibi göçmek murat taşına
Içimdeki dağları birbirine vurmak;
Kalbsiz bir tanrı gibi şöyle kenarda durmak;
Özlenip aranmamak, aranıp bulunmamak.
YİTİRDİĞİMİZ YASA
Bitkilerden dayanıksız olmuşuz
Ömrümüz ağaçlarınkinden kısa
Değiliz kuşlar kadar
El ele versek artar gücümüz
Olanca ateşiyle yüreğimizin
Kor haline gelivermek
İnsanı dünyayı ölesiye
Yeniden yaratıp sevmek
Yitirdiğimiz yasa
İşte toprak işte insan
Onu getirelim dile
ANA SAYFAYA - BACK