İhtilaller ve Darbeler Tarihi II. Cild

Yazarları :Michel Mourre, Pierre Dominique, Edmond Pagnon, Michel Gorder, Georges Roux, Victor Franko, Jean Laurent

Çeviri :Sabiha Bozbağlı

İhtilaller ve Darbeler Tarihi, ilk çağlardan yakın geçmişimize, altmışlı yılların sonlarına kadar olan zaman dilimi içindeki ülkeler ve dünya tarihi açısından en önemli ihtilaller ve darbeleri kronolojik sıraya göre bir araya getirmiş ansiklöpedik bir eserdir.

Kitabın I. cildinde 20. yüzyıla kadar olan ihtilal ve darbeler anlatılmakta ikinci cildinde ise 20. yüzyıldan sonraki ihtilal ve darbelerden bahsetmektedir. İhtilaller ve Darbeler anlatılırken öncelikle ülkenin o zamanki durumu, yönetimdeki aksaklıklar, halkın tepkisi, yönetim karşıtı grupların birleşmesi, planlamalar, yönetimin ele geçirilmesi ve daha sonra yapılan yeni yapılanmalar ayrıntıları ile anlatılmaktadır.

BELGRAD DARBESİ:

Belgrad Hükümet Darbesi ve Sırp Kral ve Kraliçesinin öldürülmesi 20. yüzyılın başı itibari ile büyük darbe ve siyasi cinayet özelliğini taşımaktadır. Sırbistan ve daha sonra onu içine alan Yugoslavya krallıklarında bir asırdan fazla bir süre içinde 20 kadar darbe teşebbüsü yapılmış, 10 kral tahtını kaybetmiş, 4 kral ve 1 kraliçe öldürülmüştür. Belgrad Darbesinden sonra kurulan “Kara El” teşkilatı Sırbistan’ın kaderinde rol oynamış ve Birinci Dünya Savaşı’na sebep olan suikastçıyı yetiştirmiştir.

Sırbistan 400 yıl Osmanlı Devleti’nin bir eyaleti olarak kalmış küçük ama süslü bir hükümdarlıktı. Son Türk askerinin ülkeyi terketmesinin ardından çeyrek yüzyıl geçmesine rağmen Osmanlı’nın etkileri devam ediyordu.

Yaklaşık 80 yıldır Sırbistanda taht üzerinde hakkı olduğunu iddia eden iki hanedanın zaman zaman cinayetle sona eren bir rekabet vardı. 1889 yılında Kral tahtından feragat edince 13 yaşındaki oğlu Alexandr Obrenoviç Sırp Kralı ilan edilmişti. Babasından bıkan halk Alexandr’ı kurtarıcı olarak görmekteydiler. O devirde Büyük Sırbistan hayali bütün Sırpların hayalinde yaşıyordu.

Genç Alexandr’ın beklenen kurtarıcı olmadığını anlamak çok uzun sürmemişti. İnatçı, şımarık bir çocuk olmaktan öteye gidememişti. Alexandr’ın kendisinden büyük, dul bir kadın olan Draga Maşin’le evlenmeyi düşünmesi sabırları iyice taşırmaya başlamıştı. Bakanlar ve devletin ileri gelenleri kralı bu düşüncesinden vazgeçirmek için epey direndiler. Hatta içişleri bakanının krala “Majeste, Draga Maşin Belgrad’da aklınıza gelebilecek her türlü erkekle düşüp kalkmıştır hatta benimle bile” demesine ragmen kral bakanı yalanlamış ve kararından vazgeçmemiştir.

Kral evlenmiş, uzun bir süre çocuğu olmamıştı. Söylentilere göre kraliçe kendi kardeşinin tahtın varisi olması için krala baskı yapıyordu. Aynı zamanlarda “Sırbiskan Tacı” ilginç gelişmelere sahne oluyordu. Akşam saat 1000’dan itibaren otele sessiz sessiz genç subaylar geliyor birer içki alıp kenara çekiliyordu. Sayıları 30’u bulmuştu. Bu otuz subay kralı tahtından indirecek 80 yıllık kavgayı sona erdirecek bir hükümet darbesinin hazırlıklarını yapıyorlardı. Gizli teşkilatın 50 kadar üyesi vardı. O gece hipsi son toplantıya katılamamışlardı. Onları daha farklı görevler bekliyordu. Bütün plan hazırdı. Artık harekete geçilecekti. Darbeciler otelden ayrıldığında sokaklar bomboştu. İlk hedef kralın sarayı idi. Sarayın ciddi bir koruması yoktu. Zaten kapıdaki muhafız ayarlanmıt ve onları bekliyordu. Darbeci subaylar sarayı .asarak direnen iki muhafızı öldürmüşlerdir. Şimdi sıra kral ve kraliçeye gelmişti. Kralın sadık yardımcısı General Petroviç çok gizli tutulmasına rağmen birşeyler duymuş ve temkinle olacakları beklemekteydi. Olaya elkoymuş sarayın bütün ışıklarını kapatmıştı. Darbeciler şaşırmış ve karanlıkta ne yapacaklarını şaşırmışlardı. Bütün aramalara rağmen kral ve kraliçe bulunamamıştı. Eğer kral bulunamasa dışardaki askerlere durum nasıl izah edilecekti. Yoksa darbe batarısızlıkla mı sonuçlanacaktı. General Petroviç’i yakalayan askerler bir türlü ağzından laf alamamışlardı. Saray didik didik aranmıştı ve kral bulunamıyordu. Gizli bir yer olmalıydı. Geçen her dakika darbecilerin aleyhine işliyordu. General öldürülmüştü. Subaylardan birisi elini duvarlarda gezdirerek gizli bir geçit ararken birden bağırdı. Duvardaki çıkıntıyı hissetmişti. Aralığa kılıcı sokunca bir kapı aralığına kadar açılmıştı. Ve buradan bir merdiven çatıya çıkıyordu. Her taraf karanlıktı. Mum ışığı ile ortalığı aydınlatınca kral ve kraliçe gecelikleri ile köşeye pusmuş olduklarını gördüler. Kral her zamanki gibi dikkatsiz davranmış ve kapıyı tam kapatmamıştı. Kral ve kraliçe hemen oracıkta öldürüldüler. Cesetlerini pencereden sarayın bahçesine atmışlardı. Bu manzara karşısında askerler başarıya ulaştıklarına seviniyorlardı. Bütün bakanların evleri basılıp birer birer öldürülüyorlardı. Plan bütün incelikleri ile işleyordu. Olası bir kral yanlısı birliklerin saldırısına karşı şehrin giriş noktalarına birlikler yerleştirilmişti. Ertesi gün bütün halk olanlardan memnun bir şekilde hayatlarına devam ediyordu. Ülkenin başına Karayorgiyeviç hanedanının varisi sürgünde bulunan Piyer Karayorgiyeviç getirilmişti. Darbeciler önemli vazifelere getirilmişti. Şüphesiz Belgrad darbesi planlanış ve uygulanış açısından en başarılı darbelerdendir. Halen bu darbenin fikir babaları bilinmemektedir. Darbenin kahramanlarından Dimitriyeviç gerek ülke içinde gerek ülke dışında Büyük Sırbistan hayalini gerçekleştirmek için kurulan “Kara el” teşkilatının başına getiriliyordu. Bu teşkilat Sırbistan’ın kaderinde büyük rol oynamış ve daha önce de belirttiğimiz Birinci Dünya Savaşı’na sebep olan suikastçıyı Dimitriyeviç kendi eliyle yetiştirmiştir.

MEKSİKA İHTİLALİ:

Meksika İhtilali Latin Amerika ülkelerindeki ilk sosyal ihtilaldir. İngiltere ve Amerika’nın müdahaleleriyle sıksık yön değiştiren ve yıllarca süren bu ihtilalde iç savaşlar, siyasi cinayetler birbirini izlemiş, başlıca ihtilal şefleri öldürülmüştür. Bu ihtilal hareketlerine Amerika’nın ve İngiltere’nin resmen müdahale etmeleri, yabancı şirketlerin baskıda bulunmaları Latin Amerika ülkelerinde yabancı düşmanlığı akımına da yolaçmıştır.

1910 yılının sonlarına doğru onbinlerce köylü ayaklanmış ve Texas’tan gelecek adamı beklemekteydi. İhtilali başlatacak ve onbinlerce silahlı köylüyü harekete geçirecek bu adamın ismi Francisco Madeno’ydu. Madeno Amerika ve Avrupa’da eğitim görmüş mevcut diktatörlükten vazgeçilip cumhuriyetin gelmesini istemektedir. Diktatör Diaz tehlikeyi sezdiği için Madeno’yu tevkif etmek istemiş ama Madeno Texas’a kaçmayı başarabilmişti. Diaz 33 yıldır görev başında idi. Ülkede yabancı şirketlerin sayısı oldukça fazlaydı. Bakanlar şirketlerin iş takipçiliğini yapıyordu. Şirketlerin çok büyük imtiyazları bulunuyordu. Halk gitgide eziliyordu. Köylülerin topraklarına el konulmuş, bir kısmı satılmıştı. İhtilal emri verildiği zaman Meksika’nın durumu kısaca böyleydi.

Ülkenin çeşitli yerlerinde ihtilal şefleri silahlı köylülerin başında bulunuyordu. İlk olarak kuzeydeki Juarez şehri ele geçirildi. Daha sonra Diaz’ın birlikleri bozguna uğratılarak güneye doğru iniliyordu. İhtilalin 6. ayında silahlı köylüler başkent yakınlarına kadar sokulmuştu. Diaz İngilizlerden yardım istedi. Yardımlara rağmen bozgun devam edecekti.

25 Mayıs 1911’de Diaz istifa etmiş ve ülkeden kaçmıştı. Madero’nun geçici başkanlığında yeni hükümet kuruldu. Fakat Madero düşmana yumuşak davranıp eski bakan ve subayları uzaklaştırmamıştı. Siyasi reformlardan çok toprak meselesinin çözülmesini bekleyen halkta hayal kırıklığı uyandırmıştı. Eski subayların kışkırtmalarıyla yeni bir ayaklanma başlıyordu. 9 Şubat 1913’te silahlı çatışmalar başgöstermeye başladı. Hükümet sadık bildiği general ve subayların ihaneti ile istifa etmek zorunda kaldılar. Madero hapsedildiği yerde öldürülmüştü. General Huerta geçici başkandı. Fakat halk Madero’yu öldürttüğü için Huerto’ya nefret duyuyorlardı.

Eski ihtilalciler intikam almak için harekete geçtiler. Amerika’nın yardımı ile ihtilal başladı. Başkenti ele geçirip yönetime elkoydular. İhtilalciler arasında çekişmeler başlamış ve sonunda Corranza başkan olmuştu. Köylüler çıkan kararname ile topraklarına kavuşmaktaydılar. Amerikalılar ihtilal sırasında yağmalanan Amerikan şirketleri ve öldürülen vatandaşlarını bahane ederek Meksikaya girmiş ve 1 yıl kadar kalmışlardı. Corranza yeni anayasaya rağmen toprak reformunu tam anlamıyla yapamamıştı. İşler kötüye gidiyordu. İki general Oregan ve Calles, Corranzaya karşı ayaklandılar. Corranza kaçarken yakalanıp öldürüldü. İki general sırayla başkan olmuş ve ihtilaller son bulmuştu.

Yıllar süren ihtilallerin bilançosu şuydu: Başlıca ihtilal liderleri öldürülmüş, onbinlerce köylü çarpışmalarda can vermişti. 7,5 milyon hektar toprak dağıtılmış, 7000 köy okulu açılmış, sendikalar kurulmuştur.

IRLANDA İHTİLALİ:

1916 Irlanda hareketi ihtilal diye isimlendirilmekle beraber, bir bağımsızlık hareketi, İngiliz idaresine karşı bir isyandır, sosyal bir ihtilal değildir. Ondokuzuncu yüzyılda başlayan ayaklanmalar, suikastler 1916 hareketi ile son safhasına varmıştır. Din bu harekette önemli rol oynamıştır.

Irlanda bütün yönleri ile İngiltere’ye bağlı bir eyalet hükmündeydi. Bu durum bazı vatansever Irlandalıları çok rahatsız etmekteydi. Asırlar boyu kan döktükten, savaşdıktan sonra bağımsızlığını elde edememiş yöneticilerin miskin tavırları, bütün çabaların bir muhtariyete feda edilmesine razı olmak çok zordu. Kurulan çeşitli teşkilatlar ufak çapta suikastler yaparak İngilizlerin hükümranlığına son vermek için çabalamaktaydılar. Tom Clarke isimli ufak tefek küçük bir tütüncü dükkanı bulunan bu adam da bu vatanseverlerdendi. 15 yıl hapse mahkum olmuştu. Hapisten çıkınca “İrlanda Cumhuriyetçi Kardeşler” I.R.B. teşkilatıyla temasa geçmişti.

IRB her gizli teşkilat gibi Katolik Kilisesi tarafından lanetlenmişti. Bu yüzden taraftar toplamakta zorlanıyordu. Fakat Tom Clarke genç öğrencileri etrafına toplamayı başarmıştı. Ülke çapında kampanya başlatılmıştı. İngiliz muhtariyeti kabul edilirse kurulacak olan herhangi bir hükümete boyun eğmeyeceklerini belirtiyorlardı.

9 Eylül 1914’te IRB Yüksek Konseyi Dublin’de gizli bir toplantı yaptı. O güne kadar Tom Clarke’ı tütüncü dükkanında görenler tanımakta güçlük çekiyordu. Hareket palnları yapılıyordu. Amerika’ya ve Almanya’ya gönderilen elçilerden sadece Almanya’dan destek sözü alınabilmişti.

Hareket planı 7 kişi tarafından hazırlanmıştı. Dublin’in belli başlı noktaları tutularak hükümet binaları işgal edilecekti. IRB’nin planı hatalarla doluydu. İdareciler bunlara yenilerini eklediler. Hareket tarihi tesbit edilmişken ertelendi. Böylece silah getiren Alman gemisine haber verilemeyince teslimat yapılamadı. Durumu İngiliz gemileri fark edince Alman Amirali gemiyi batırmak zorunda kaldı. Hareket başlamıştı. Kilit noktalar işgal edilmişti. Haberi alan İngilizler asker sevkine başladılar.

İhtilal şefleri büyük bir unutkanlık yaparak postane binasını işgal etmemişti. Böylece gelişmeler günügününe İngilizlere ulaşıyordu. Şefler halkın desteğini tam alamamıştı. Halk olaylara kayıtsızdı. 50.000 kişilik ordu Dublin’e varmak üzereydi. Halkın destek olmaması devam etmekteydi. Tom Clarke’nin umduğu gibi gitmemesi durumu zorlaştırıyordu. İngilizlerin baskınıyla hareket Cumartesi günü saat 9’da son bulmuştu. Irlandalılar ancak son günlerde ihtilale katılmaya başlamıştı. Kendi hürriyetinin bahis konusu olduğu, kendi uğruna kan döküldüğü savaşta milletin çoğunluğu elikolu bağlı seyirci kalmıştı. İhtilalde 3.000 kişi ölmüş ve Dublin şehri yerle bir olmuştu.

Hükümet makamlarının ilk hareketi suçluları bulup cezalandırmak oldu. Şefler yakalanmış ve 96 kişi idama mahkum edilmişti. 6 gün boyunca süren idamlar İngiliz nefretini had safhaya ulaştırmıştı. Dünya ülkelerinin baskısıyla idamlar durmuş 77 kişinin cezası müebbet hapse çevrilmişti. Tom Clarke ilk asılan kişi olmuştu.

1922 Ekim’inde Hür Irlanda Cumhuriyeti’nin Anayasası kabul edildikten sonra İngiliz birlikleri çekildi. Yüzyıllar süren İngiliz işgali halkta öylesine bir nefret yaratmıştı ki Irlanda 1936’da İngiliz Milletler Topluluğu’ndan ayrıldığını açıkladı.

ALMANYA’DA (1918-1919) İHTİLAL:

1918-19 Alman ihtilali başta Spartakistler olmak üzereAlman solcularının yapmış olduğu bir ihtilaldir. Bu ihtilal aşırı solcularla beraber görünen Sosyal Demokratların, sağcılarla anlaşması sonunda bastırılmıştır. Alman ihtilali Macaristanı etkilemiş ve kısa sürüdü buraya da sıçramıştır.

1918 sonlarında Almanya 4 yıllık korkunç bir dünya savaşının ağırlığı altında ezilmeye başlamıştı. Rusya hariç bütün cephelerde duraklama ve gerileme vardı. Savaşa devam edilmesi ve meclisin feshi bardağı taşıran son damla olmuştu.

Yıllardan beri sosyalist ihtilalcilerin yaptığı çalışmalar bu buhranlı dönemlerde etkisini göstermeye başlamıştı. 30 Ekim 1918’de donanma başkaldırdı. İçlerinde sosyalistlerin de bulunduğu subaylar bir komite kurdular. Komite Cumhuriyet ilan edilmesini ve derhal mütareke imzalanmasını istiyordu. İhtilalciler şehre hakim olmuştu. 9 Kasım’da Berlin’de ihtilal patlak verdi. Bu ihtilalin lideri Karl Liebknacht’ti. Karl Liebknacht “Spartakisler Birliği”, adlı sosyalist teşkilatın kurucusuydu. Birlik adını Roma’da köleleri ayaklandıran Spartakisten almıştı. İşçiler silahlanmış, askeri birlikte bulunan ihtilalciler komite kurmuşlardı. İhtilal günü imparator Hollanda’ya kaçmıştı. Mütareke imzalandı. 10 Kasım’da muhafazakarların oyununa gelinerek Erbert Başkan seçilmişti. Erbert daha sonra ihtilale karşı çıktığını ilan etmiş ve denizciler tarafından esir alınmıştı. Erbert yanlısı karacılar onu kurtarmış ama kanlı bir iç savaş başlamıştı.

6 Ocak’ta Spartakisler Birliği Berlin’e tamamen hakimdi. 11 Ocak’a kadar durum böyle devam etti. Bu hafta “Kızıl Hafta” diye adlandırıldı. 11 Ocak’ta Erbert yanlısı birlikler Berlin’e girmiş, çatışmalar olmuş ve Karl Liebknacht ve ihtilal şefleri tevkif edilip öldürülmüşlerdi.

Yapılan seçimde işçiler seçimi protesto edince Erbert rahatlıkla seçildi. Mart 1918 ortalarına kadar bütün ihtilalciler ya öldürüldü ya da hapse atıldı. Pek az kişi Almanya dışına kaçabildi.

 

200cubuk.gif (1593 bytes)

Ben   Albüm   Photoshop    Kitap   Müzik   Linux   Web-Design   Win-Nt    Linkler    Download

200cubuk.gif (1593 bytes)

En son 23.11.1998 tarihinde Güncellenmiştir...

copyright 1998 © aTaKaN EsEr
ICQ UIN:10374262

Click Here!